"Gözüm sekiz arşın kalınlığındaki taş duvarları aşıyor, güverte kenarında eteklerini uçurarak vincin işlemesini seyreden kızları, merdivenden kocaman yatak denkleri indirmeye çalışan hamalları görüyordu. Yerimden fırlamak, gardiyanları jandarmaları şöyle elimin tersiyle iterek çıkıp yürümek, bir sandala atlayıp gemiye varmak ve kaptana: ´Çek!´ demek istiyordum. Gözümde tüten ne şehirler, ne de kırlar ve ormanlardı. Açık denizleri, etrafında duvar olayan uçsuz bucaksız yerleri arıyordum. Ama ruhu ...